|
Business-to-business (iş den işe) e-ticaret son zamanlarda tüm
dünyayı etki altına alan bir tayfunun kod adı haline geldi. Öncelikle
bu alanda likid network’lerin başarılı bir şekilde çalışmaya başlamalarını
sağlamak üzere, kritik kitleyi oluşturmaları için biraz zaman gerekmekteydi.
Bu zaman içerisinde B2B ticareti, (business-to-consumer: işyerinden
tüketiciye olan e-ticaret) bazı zorlukların aşılmasında yardımcı
oldu, bu da B2B’nin ortaya çıkmasını kolaylaştırdı. Yakın zamana
kadar daha pırıltılı olan business-to-consumer segmanı, şu ana
kadar bütün dikkatleri kendi üzerine çekiyordu; ama artık B2B rüzgarı.
özellikle ABD’den başlayarak tüm ticaret dünyasını etkisi altına
almaya başladı.
Değerlendiriciler arasında büyük anlaşmazlıklar olduğu için, B2B
pazarının gerçek boyutlarını belirlemek kolay olmayacak. Örneğin,
ABD’nin önde gelen kuruluşlarından Forrester Research, 2003 yılına
kadar B2B pazar payının 1.3 trilyon dolar olacağını öngörüyor, Gartner
Group ise 7,3 trilyon dolar tahminini yürütüyor.
Goldman Sachs ise, 2004 yılına kadar, 2,5 trilyon dolarlık bir
projeksiyonu ortaya atıyor. Araştırma rakamları arasındaki farklılıkların
sebeplerinden bir tanesi de tahmincilerin e-ticaret konseptlerini
tanımlarken, değişik parametreler kullanmaları. Örnekleme boyutları
ve demografi, seçim taraflılıkları, ekstrapolasyon kullanımı gibi
anket değişkenleri, ekstrem uçların bazılarını izah edebilir. Her
halükarda, tam bir ekonomik devinimi izleyene kadar ve buna bir
düşüş dahil olana kadar, manzaranın boyutuna yönelik görüntüsünü
tamamlamak mümkün olamayacak.
Global ticaretteki B2B pastası şiştikçe, bölgeler arasındaki göreceli
ivme farklılıkları da değişiyor. Gartner’a göre, 2004 yılına kadar,
Latin Amerika pazarının boyu bugünün pazarının tamamına eşit olacak.
Avrupa’daki Pazar şu anda mütevazi bir 31 milyar dolardan ibaret
olmakla beraber: Gartner bu rakamın dört yıl içerisinde 2,34 trilyon
dolar düzeyini aşacağına inanıyor. Avrupa yöresindeki şu anda e-ticaret
ABD’deki olağanüstü hızla gelişme ile karşılaştırıldığında, geri
kalmış olmakla beraber aradaki farkın yakın zamanda düzenlemelerindeki
katkılıklar, yeni ekonominin ileri teknoloji gereksinimlerini
zorlayacak, devlet tekelleri de kendilerini yeni moda bilgi şirketlerine
dönüştürmek için çabalayacaklardır.
Bütün bu faaliyetlerin belli bir etkisi de “daha fazla ve daha
hızlı küreselleşme” olacaktır. İnternetin kendisi zaman ve mesafe
kısıtlamalarını ortadan kaldırıyor ve birbirlerinden ne kadar
uzak olurlarsa olsunlar, uluslar ve şirketler arasındaki oyun sahasında
bir anda eşitliyor. Daha önce, Hindistan’ın Bagalore şehrindeki
bir bilgisayar hizmetleri şirketi pazara açılmakta zorlanabilirdi,
ama şu anda Web’de yapılacak bir arama, bu şirketin de rekabetçi
fiyat unsurlarının ve özelliklerini dünyaya anında duyurmak için
yeterli olacaktır.
Fiyatlandırmadaki şeffaflık, likidite ticaretindeki bütün kuralları
değiştirecektir. Bu arada aracıların kaldırılması da üretim ve dağıtım
arasındaki orta kademelerin de yok olmasına yol açacaktır. Japonya
gibi bir ülkede bu etkiler uzun zamandır süregelen gelenekleri ve
keiretsu sistemlerinde devrim oluşturacaktır, yarışa yeni girişler
olacak, rekabet çok hızlı bir şekilde artacaktır. Yeni konsept
olarak “birleşik e-Pazar Topluluğunda” (United E-Market Community
UEMC) kollektif ölçek ekonomisi oluşturularak. her yerde daha küçük
oyuncuların daha geniş bir pazara erişimi sağlanacaktır.
Küreselleşme yararları daha küçük ekonomilerde ani bir şekilde
hissedilecektir; ancak her yerde şirketler maliyetlerini azaltma
çabası içerisinde olacaklardır. B2B çözümleri ile daha iyi şirket
yönetiminin nasıl sağlandığını anlatan bir e-ticaret raporunda Goldman
Sachs, “maliyet tasarrufu B2B’yi beyni zorlamayan bir unsur haline
getiriyor” diyor. Gerçek zamanlı işlemler satın alıcılar ve alıcılar
arasında artan iletişime yol açarak, pazarlarındaki arz ve talebi
daha anlamalarını sağlıyor. Sonuç olarak da bu bilgiler, daha iyi
fiyatlandırma ve envanter yönetimi sağlanmasını mümkün kılıyor.
Tedarikçi açısından, pazar taleplerinin daha iyi anlaşılması tam-zamanında
üretimini sağlıyor. Mübayacı hizmetler açısından çok değerli eğitim
imkanları veriyor. B2B’nin bu avantajlarını, ABD’nin önce gelen
kuruluşları çabucak fark etmişler ve şu anda hızla dünyaya yayma
çabasındalar.
Kısa bir tarihçe, yeni maliyet etkinliklerine nasıl ulaşıldığını
izah edebilir. Birkaç yıl önceki “tarih öncesi” çağa kıyasla, işlerin
çoğu özel ağlarla yürütülüyor, birbirleri ile konuşabilmek için
alıcı ve satıcıların aynı teknoloji platformu üzerinde bulunmaları
gerekiyordu. Büyük zincirlerden Wal-Mart, Kmart ve hatta Heineken
gibi işletmeler, dünya çapındaki dağıtımları için bu ağları yıllardır
kullanmaktaydılar. Nottel Networks pazarlama müdürü Roland Gonzalez,
“insanlar günümüzün ticari dinamiğinin çok yeni olduğunu varsayıyor,”
diye görüşlerini belirtiyor. Internet teknolojisi daha hızlı ve
daha kolay, daha sağlam çözümlere sahip, ama altta yatan prensip
hep aynı. Ancak eski sistem pahalı idi ve ufak tedarikçi ve iş
yerlerini inanılmaz bir hızla devreden çıkarttı. B2B’nin html dili
ortaya çıkınca, daha hızlı entegrasyon global pazardaki gelişmeleri
takip etti.
Deloitte Danışmanlık şirketi ortaklarından biri olan John Christensen,
yakın zamanda oluşan dönüşümleri doğru bir kapsama oturtmaya çalışıyor.
“..... İlk olarak şirketler bilgi verici Web siteleri kurdular.
Daha sonra Web siteleri üzerinden bazı satın alma işlemleri yürüttüler
ve son olarak da dolaylı malzemeleri için e-satın alma sistemi oluşturdular.
Satın alma için çok satıcılı bir katalog hazırlamak üzere, uluslararası
bir pazar oluşturmak amacı ile tasarruflarını müşterilerine, çalışanlarına
ve tedarik zincirindeki ortaklarına ve belki de bazı daha küçük
rakiplerine yansıtarak. bu nosyonu çok popüler hale getirdiler!
B2B ile birlikte pazar yapıcılar veya elektronik hub’lar adı verilen
yeni tarz aracılar ortaya çıktı. Bu hub’lar elektronik pazarlara
ev sahipliği yaparak, katılımcıların reklam verebileceği, açık
artırmalara ve ihalelere teklifte bulunabileceği ve satın alma
ve envanterleri ile ilgili her türlü işlemi yerine getirmelerini
sağlayabileceği bir mekan oluşturuyorlar. Böylece alıcı ve satıcıların
birleşimi kritik kitle diye tanımlanan olguyu oluşturur ve birbirleri
ile likit bir hub içerisinde karşılarlar. Aracılara çoğunlukla
“yatay” veya “dikey” tanımlaması yapılır. VerticalNet ve Tradeout.com
gibi yatay örnekler çok geniş bir endüstri ve uygulama kapsamı aralığına
hitap ederken, dikey aracılar daha çok plastik veya demir çelik
gibi daha spesifik sanayi sektörüne odaklanmaktadır. Bu tip geniş
ve yatay alışveriş ortamları bir çok iş fırsatı oluşturarak, global
bir çalışma ortamında faal olmakta; ancak fazla maliyetli olan
daha fazla alan kaplama riskini de içermektedir. Diğer taraftan,
Dikey e-pazarlar, spesifik alan uzmanlarının öcülerini toplamakta,
yeni girenler için daha yüksek engeller teşkil etmekte ve iyice
yerleştikten sonra müşterilerinin kendilerini kolayca değiştirmeyeceği
konumlara ulaşmaktadır.
Sahaya ilk girenler olmanın getirdiği avantajlar ve geniş bir
satıcı ortaklık ağı, şu anda faaliyet gösteren B2B firmalarının
başarılarına katkı yapmaktadır. Tedarik zincirinin karmaşıklığı,
ürün yapıları, konfigürasyon ve satın alma bilgileri birçok endüstri
kollarını B2B çözümlerine yöneltmektedir.
Zaman açısından tedarik zincirinin sıkıştırılması, B2B patlamasının
diğer bir unsurudur. Atlanta, Georgia’daki UPS Logistics şirketlerinin
e-ticaret hizmetleri müdürü Lynette Mclntir, envanter düzeylerini
mümkün olduğu kadar düşük tutmanın baskılarını tartışıyor: “Tedarik
zincirinizin üzerinde hiçbir ölü boşluk olamaz”, diyerek tüm bunların
entegre bilgi sistemleri ile izlenmesinin ne kadar yerleşik bir
yöntem olduğunu izah etmekte, Tedarik zinciri üzerinde gitgide
artan talepler, dikişsiz entegrasyonu gerektiriyor. Değişik işlevleri
olan üç değişik tip şirket, tam çözümler üreterek eşgüdümleme yeteneklerini
geliştirmek zorunda: 1) Ön büro hizmetleri ve müşteriye yönelik
hizmet veren kuruluşlar 2) Arka büro ayrıntıları ile ilgilenen
kuruluşlar ve 3) Tedarik zinciri şirketleri.
Görünmez altyapının diğer bir unsuru olarak da ABD ‘de hızla yaygınlaşan
güvenlik ve kimlik belirleme konularındaki dijital sertifika uygulaması.
İşlerini “daha güvenli” bir şekilde yürütmek isteyen şirketler
için tesisat sağlama amacının bir parçası olarak yürütülen bu dijital
sertifika, bir anlamda B2B’deki güven unsuruna da çözüm sağlamış
oluyor.
En büyük soru ise, toz toprak yatıştıktan sonra oyunculardan hangisinin
başarılı olacağı. Deloitte’den Christiansen hızlı bir şekilde pazar
payının her şey anlamına gelmeye başladığını izah ediyor. “Pazar
payında bir numara olmak çok güzel, iki numara da iyi, ama bundan
sonra elinize hiç bir şey geçmez”. B2C ile B2B şirketleri arasındaki
değişim maliyetlerinin yüksek olması, kurulmuş bir payın önemini
de iyice vurguluyor. Tek bir tüketicinin Amazon’dan Barnes &
Noble sitesine atlaması saniyelerde gerçekleşebilir; ancak B2B
alıcıları ve satıcıları arasında daha derin olan entegrasyonu değiştirmek
çok daha zor. Örneğin, Johnson Control firması, Toyota otomobilleri
için koltukların tasarım ve konfigürasyonlarını hazırlıyor. Onların
ilişkisini dijital bir pazar yerinde değiştirmek için yüzbinlerce
dolar masraf yapılması gerekli.
Sonuç olarak, en formda olanın hayatta kalması için, ortaklıklar
ve ortak girişimler, hayati bir rol oynayacaktır. Bazı beklenmeyen
ortaklıklar ortaya aniden çıkacak, bunlar hayatlarını kolaylaştırmak
için kaynaklarını paylaşarak, müşteri ve tedarikçi rollerine soyunacaklar.
İT platformları ve sistemler konusunda anlaşma zorunda kalacaklar.
aynı zamanda depolama ve hatta kanyonlarını da paylaşacaklar. Bu
açıdan işe yeni başlayanlar için paylaşma konseptinin doğru anlaşılması,
karlılığı artıracak. Bu şirketler artık yeni ortamlarda ürün geliştirmek,
pazarlama ve mal satmak için, mümkün olduğu kadar fazla sermaye
ayırmak zorundalar. Mevcut büyük şirketler için bu yeni ortamlarda
gelişen işbirlikçi akıl seti biraz korkutucu olabilir.
B2B toplumlarının dünyasındaki işlemlerin aracılığını yapan hub’lar.
bu hizmetleri kendilerini tecrit ederek veremeyeceklerini biliyorlar.
En büyük şirketler. artık sadece mal, para ve menkul piyasala/borsalarına
yazılım geliştirip satmakla yetinmiyorlar, bu toplulukların bünyesindeki
tüm ticaret ortamlarının da birer parçası olmaya çalışıyorlar.Devlerden
bazılarının uyanması beklenebilir.Daha önceleri Silikon vadisi tipi
küçük şirketler üzerindeki dikkatler yoğunlaşmıştı,ama şimdi büyük
oyuncular da heveslenmeye başladı. Özellikle dev bankalar ve oto
devleri arasındaki ittifaklar sadece bir başlangıç.Başka büyük medya
ve enerji dağıtım şirketleri de hub veya ortak girişim olarak pozisyon
almaya başlayınca ,dünyada ABD’den hareket ederek hızla yayılan
B2B tayfunu gerçek penetrasyon hızı da ortaya çıkmış olacak.
Kaynak:Barter ekonomi dergisi(ağustos 2000)(Dr. Rasim Kaan AYTOĞLU)
|
|